google-site-verification=XtKKqRbJ9gM24tDGa91M0fp6DO8xwwqhZOI4iSwZUMk Mylife Psikolojik Danismanlik ve Koçluk - Psikolog, Pedagog, Terapist
  • Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/mylifepsikoloji
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905447243650
  • https://www.twitter.com/mylifepsikoloji
  • https://www.instagram.com/mylifepsikoloji
Üyelik Girişi
Ziyaretçiler
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam76
Toplam Ziyaret1104061
Ürün ve Hizmetler
Site Haritası
Anket
Hangi Koçluk Hizmetine İhtiyaç Duyuyorsunuz?
Takvim
Uzman Klinik Psikolog Pedagog Seans Telefonu 05321583555
DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI NELERDİR?
25/01/2021

Davranış Bozuklukları

Karşıt Olma Karşı Gelme Bozukluğu

Karşıt olma karşı gelme bozukluğu çocuk ve ergenlerde görülen bir davranış bozukluğudur. Bu davranış bozukluğunun temel özellikleri kurallara uymayı reddetme, aileye karşı koyma, tartışmacı tutum ve inatçılıktır. Bu tür davranışlar gelişimsel olarak özellikle ergenlikte döneminde görülebilmesine karşın, davranış bozukluğu olarak değerlendirilmesi için bu tür davranışların uzun süredir devam ediyor olması ve kişinin günlük hayatını ve sosyal ilişkilerini olumsuz yönde etkiliyor olması gerekir. Karşıt olma karşı gelme bozukluğunun okul çağı çocuklarında görülme sıklığı yaklaşık % 16-22 oranındadır.

Karşıt olma karşı gelme bozulukluğu tanı kriterleri aşağıdaki gibidir;

  • Sık sık hiddetlenir(huysuzlaşır),
  • Sık sık büyükleriyle tartışmaya girer,
  • Büyüklerinin isteklerine ya da kurallarına uymaya çoğu zaman etkin bir biçimde karşı gelir ya da bunları reddeder,
  • Çoğu zaman isteyerek başkalarını kızdıran şeyler yapar ,
  • Kendi yaramazlıkları için çoğu zaman başkalarını suçlar,
  • Çoğu zaman alıngandır çabuk darılır ya da başkalarınca kolay kızdırılır,
  • Çoğu zaman içerlemiş kızgın ve güceniktir,
  • Çoğu zaman kincidir ve intikam almak ister.

Tanı koyulabilmesi için bu kriterlerden dördünün (ya da daha fazlasının) en az altı ay sürmesi gerekir.

Karşıt olma karşı gelme bozukluğunun aile tutumları ve aile ortamıyla yakından ilgili olduğu söylenebilir. Bu tür davranışlar ailenin kuralsız, esnek tutumuyla ilişkili olabileceği gibi ailenin kuralları çok sert ve katı bir şekilde uygulaması sonucu da ortaya çıkabilmektedir. Ebeveynlerin kurallar konusunda birbirinden farklı davranması ya da ebeveynlerin kurallar konusunda tutarsız olması da bu duruma yol açabilmektedir. Bunun yanısıra aile ortamında bu tür davranışları olan kişiyi rol model almış olması da olasıdır. Ebeveyn ve çocuk arasındaki ilişkinin olumsuz olduğu veya ihmalin olduğu durumlarda da bu tür davranışlar ortaya çıkabilmektedir.

Karşıt olma karşı gelme bozukluğu çocuğun veya ergenin aileyle olan ilişkisini, sosyal ilişkilerini, okul yaşantısını olumsuz yönde etkilemektedir. Özellikle okul ortamında bu tür davranışlar sergileyen çocuklar hem okul yönetimi hem de öğretmenlerle ciddi problemler yaşamaktadır, çocuğun okul ortamında etiketlenmesi söz konusu olabilmektedir. Çocuğun sosyal ilişkilerinde de bu tür davranışlar sergilemesi dışlanmasına ve yalnız kalmasına yol açabilmektedir. Ayrıca tedavi edilmeyen durumlarda bu tür problemler çocuğun saldırgan ve yıkıcı davranışlar gösterdiği daha ciddi bir rahatsızlık olan davranım bozukluğuna yol açabilmektedir.

Davranım Bozukluğunun Belirtileri

Sıklıkla, insan ya da hayvanlara karşı agresyon, öfke tepkisiyle kendisini gösterir: Zorbalık, göz korkutma, tehdit etme, fiziksel kavga başlatma, ciddi yaralanmalara sebep olabilecek şekilde nesne kullanma (sopa, cam şişe, kırık eşyalar, bıçak, çakı gibi), insanlara ve hayvanlara fiziksel olarak acımasızca davranma, çalma, birini zorla cinsel aktivitede bulunmaya zorlama gibi yıkıcı tarzda davranışlar gözlenebilir.

İnsan ve hayvanların yanı sıra nesne/eşyaya zarar verme davranışı da gözlenen durumlar arasındadır: kasten yangın çıkarma, eşyaya zarar verme, birinin eşyasını kasıtlı olarak yok etme gibi. Yalan söyleme, dolandırıcılık/sahtekarlık yapma, okuldan kaçma, yaşıyla uyumsuz şekilde yasa dışı davranışlarda bulunma, madde kullanma, olumsuz davranışların ardından pişmanlık duymama gibi durumlar görülebilir. Bu durum sosyal, akademik ve okul dışı işlevselliği ciddi anlamda bozmaktadır. Bu gibi davranışların 13 yaş öncesinde gözlenmesi ciddi bir risk faktörü olmakla birlikte erişkin dönemde Antisosyal Kişilik Bozukluğu’nun önemli bir yordayıcısı olarak görülmektedir

Davranım Bozukluğunun Nedenleri

Erken çocukluk döneminden itibaren mizaç farklılıklarıyla (zor mizaçlı, zor yatışan bebekler) başlayan, dürtüsel tarzda davranışlar ve/veya öğrenme alanında yaşanan güçlüklerle devam eden ve yetersiz ebeveyn denetiminin (bakım verenin sık değişimi, ihmal, istismar gibi) yol açtığına dair araştırma bulgularının yanı sıra genetik aktarım (psikopatolojiye yatkınlık), ebeveyn tutumları (katı fiziksel ceza, tutarsız disiplin anlayışı gibi) ve ebeveynde gözlenen psikolojik sorunlarının (depresyon, madde kullanımı gibi) tetikleyici etkisinden bahsedilmektedir. Suça bulaşmış çocuklarla ya da suçlu gruplarla ilişkide bulunma eğilimi bir diğer çevresel etken ve aynı zamanda yukarıda bahsedilen nedenlerin bir sonucu olarak gözlenmektedir.

Yapılan davranış sonunda pişmanlık duymamak ise Davranım Bozukluğunda gözlenen bir diğer önemli belirtidir. Haklı olduğunu düşünme, hatayı bir başkasına yükleme eğilimi bu tip olgularda çok fazladır. Çevreyle ilişkisinde empati kuramama, başkalarının duygu ve düşüncelerini umursamama, sosyal ipuçlarını düşmancıl tarzda okuma ya da okuyamama, problem çözme ve sosyal becerilerin yoksunluğu gibi durumlar sıkça görülmektedir. Bazı olgularda ise bilişsel kapasite/zekaya dair düşük performansla karakterizedir.

Davranım Bozukluğunun Tedavisi

Davranım bozukluğunda psikoterapi ve/veya medikal tedavi uygulanan müdahaleler arasındadır. Psikoterapi sürecinde davranış değişimine yönelik hem ebeveynlerle hem de okulla işbirliği kurulur. Davranım probleminin nasıl ele alındığı ve uygun olmayan yetişkin tutumları üzerinde durularak ebeveynlere ve çocukla ilgilenen diğer yetişkinlere psikoeğitim verilir.

Psikoterapi süreci boyunca, çocuğun davranışlarını gözlemleme, olumlu davranışını pekiştirme, kabul görmeyen davranışlarıyla ilgili net sınırlar oluşturma üzerine çalışılır. “Öfke” başta olmak üzere kendi duygularını tanıması, ifade etmesi, öfke duygusunu tetikleyen olaylar ve düşüncelerle bağ kurması amaçlanır. Problem çözme becerisi ve sağlıklı ilişki kurabilmesi adına sosyal beceri eğitimi odaklı çalışmalar yapılır.

Psikoterapi sürecinin yanısıra pek çok olguda, çocuğun işlevselliğini arttırmak adına medikal tedaviden de yarar sağlandığı görülmekte; psikoterapi ve medikal tedavi eşzamanlı sürdürülmektedir.



267 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Narsistik Kişilik Bozukluğu Nasıl Anlaşılır? - 27/05/2021
Bakış açınızı korumak ve narsistin çarpıklıklarına alışmaktan kaçınmak için, sizi gerçekten tanıyan insanlarla zaman geçirmek ve düşüncelerinizi ve duygularınızı doğrulamak önemlidir.
ALIŞVERİŞ BAĞIMLILIĞI NEDİR? - 06/03/2021
Satın alamadığınızda kötü hissediyorsanız bağımlı olabilirsiniz!
Uzman Klinik Psikolog Tanya Halkacıoğlu Kimdir? - 03/03/2021
Herkese merhaba ben Uzman Klinik Psikolog Tanya Halkacıoğlu. Uzmanlık alanlarımı sizlerle paylaşmak istedim.
MÜKEMMELLİYETÇİLİK NEDİR? - 20/01/2021
Mükemmelliyetçilik, mükemmel olanın ulaşılabilir olduğu varsayımına dayanan ve mükemmel olana ulaşılması gerektiği inancından beslenen bir duygu, düşünce ve davranış bütününe verilen addır.
BAĞIMLI KİŞİLİK BOZUKLUĞU NEDİR? - 14/01/2021
Bağımlı kişilik bozukluğu olan kişilerin temel özelliği aşırı bir şekilde kendisine bakılma gereksinimi duymasıdır.
EMPATİ NEDİR? - 31/12/2020
Duygular karşıdaki gibi hissetmeyi, düşünceler ise karşısındakini anlamayı sağlar.
ÇOKLU KİŞİLİK BOZUKLUĞU VE TEDAVİSİ - 26/12/2020
Çoklu kişilik bozukluğu filmlere, kitaplara konu olan bir psikolojik rahatsızlıktır.
PARANOİD BOZUKLUK (PARANOYA) NEDİR? - 23/12/2020
Paranoid kişilik bozukluğu, diğer insanların hareketlerini küçültücü ve tehdit edici olarak algılayan aşırı duyarlılıktır.
DEPRESYON NEDİR? - 21/12/2020
Depresyonda üzgün hissetmekten daha farklı boyutta duygular vardır.
 Devamı