google-site-verification=XtKKqRbJ9gM24tDGa91M0fp6DO8xwwqhZOI4iSwZUMk Mylife Psikolojik Danismanlik ve Koçluk - Psikolog, Pedagog, Terapist
  • Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/mylifepsikoloji
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905447243650
  • https://www.twitter.com/mylifepsikoloji
  • https://www.instagram.com/mylifepsikoloji
Üyelik Girişi
Ziyaretçiler
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam10
Toplam Ziyaret1123641
Ürün ve Hizmetler
Site Haritası
Anket
Hangi Koçluk Hizmetine İhtiyaç Duyuyorsunuz?
Takvim
Uzman Klinik Psikolog Sabiha IŞIK 05301221102
sabihaisik@outlook.com
Bağlanma türleri ve insan ilişkilerine etkisi
17/06/2022

Bağlanma türleri ve insan ilişkilerine etkisi

Bağlanma; çocukların küçük yaşta anne veya bakım veren diğer kişi ile kurduğu bağdır. Bebekler küçük yaşlarda bakım veren kişinin ya da annenin her zaman ihtiyaçlarına cevap verebileceğini, güvenli olarak bir psikolojik yapı geliştirdiklerinde onlara güvenli olarak bağlandığını söyleyebiliriz. Yapılan araştırmalara göre her bebek bakım verene ya da annesine güvenli olarak bağlanma oluşturamıyor. Eğer ihtiyaçlarının karşılanması ile ilgili bir güvensizlik duyuyorsa bunun düzenliliğine ya da güvenirliliğine olan inancını azaltan durumlarla karşılaşıyorsa güvensiz bağlanma türleri de geliştirebiliyor. Bağlanma türleri ile ilgili kuramı Jhon Bowlby 1950-60 yılarında geliştirdi ve bu kuram günümüzdeki birçok araştırmanın kaynağı olarak kullanılıyor.  

1)Güvenli bağlanma: Anne bebeğin bulunduğu odadan ayrıldığında bebek üzülüyor. Anne yokken rahatlıkla odada farklı oyuncakları keşfederek oyunlarına devam edebiliyor. Anne tekrardan geldiğinde seviniyor, yanına gidiyor, ilgi ve sıcaklık gösteriyor. Burada bebeğin annesi yanında yoksa bile geleceğine dair güvenini görüyoruz. İşte tam da bu durum yetişkin ilişkilerinde partnerin ya da eşin olmadığı durumlarda belli bir mesafelenme olduğu durumlarda kişinin o kişiyle olan bağını güvenini aslında bize gösteriyor. Partnerlerine bir özel alan bırakabilen yetişkinlerin genellikle güvenli bağlanma türüne sahip olduğunu görüyoruz. Aynı şekilde kendileri için de benzer bir düşünceye sahip olabiliyorlar. Evet benim bir partnerim var ve onunla belli bir bağlantım var, güvenli bir bağım var ama benim de kendime ait özel bir alanım olabilir. O da zaman zaman arkadaşlarıyla benden uzakta zaman geçirebilir düşüncesi mevcut kişilerdir. Ya da partner kötü bir gün geçirdi, arzu ettiği kadar bir araya geldiğinde sevinç göstermiyor, güvenli bağlanan kişi bunu hemen ilişkisine atfedip ‘artık sevgilim beni daha az seviyor’ şeklinde açıklamalara gitmez. ‘Ya bugün keyfi yok herhalde diye düşünüp kendinden bağımsız bir objektif açıklamayla durumu değerlendirebilir.

2)Güvensiz bağlanma türleri:

Kaygılı bağlanma: Bebekler anne odadan çıktığında ciddi bir üzüntü, çok aşırı bir ağlama hali durumuna girer. Fakat anne geriye döndüğünde annenin yanına gidip aslında bir şekilde iyi hissetmekle beraber ona vurabilir, tekme atabilir, öfkeli bir tepki verir. Aslında burada bir ayrılığı protesto davranışı görüyoruz. Aynı şekilde yetişkinlik hayatında kaygılı bağlanan yetişkinlere baktığımızda bu kişiler partnerleri ile olabilecek en ufak bir bağlantı kopukluğunu çok büyük şekillerde açıklama, tamamı ile sonuca giden, ilişkinin devamlılığına yönelik bir tehdit olarak algıladıkları, ‘artık beni sevmiyor, başkası ile ilgileniyor, yakında beni terk edecek’ şeklinde büyük açıklamalara gidebilir. Dolayısıyla da ufak bir kopukluğu ciddi bir tehdit olarak algılarlar. Çünkü çocukluklarında öğrendikleri bakım veren kişinin her zaman güvenli olarak orada olmadığıdır. Bu nedenle partneri ile sürekli bir ilişkisi olacağına güvenemezler. Bu tip kişilerde davranışsal olarak neler görüyoruz? İlişkiyi kaygılı bir şekilde gördüğü için sürekli mesaj atma, çek etme, çok sık arama gibi davranışlar görebiliyoruz. Ya da tam tersi aynı şeyi partnerinden bekleyebiliyor kişi. ‘bugün beni sadece bir kez aradın, artık beni sevmiyor musun?’ gibi açıklamalara gidebilirler. Sevmiyorsun, ayrılmak istiyorsun gibi ilişkinin varlığı üzerinden kaygılı bir şekilde dışa vurabilir. Kaygılı bağlanan kişilerde kıskançlık boyutunun yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü zaten partnerinin orada olduğuna inanmayan kişi genel olarak dışarıya olan bağlantıyı bir kıskançlık unsuru olarak yaşar. Bununla ilgili de elbette ilişkide sorunlar çıkartabilir.

Kaçıngan bağlanma: Anne odadan çıktığında çok bir duygu göstermezler. Annenin varlığı yokluğu çok önemli değilmiş gibi davranırlar. Anne geri geldiğinde çok sevinç göstermezler. Anne ile çok fazla ilgilenmezler. Sanki tek başına aynı evde bakım veren kişinin olması ya da olmaması çok önemli değilmiş gibi hareket ederler. Aynı şekilde yetişkin hayatında da bu kişiler partnerleri ile olan ilişkiler konusunda biraz mesafelidir. Kopuk diyebileceğimiz, çok fazla sizinle ilgilenmeyen bir partneriniz varsa muhtemelen kendisi çocuklukta bir kaçıngan bağlanma geliştirmiş olabilir. Ya da siz böyle olabilirsiniz. Kaçıngan bağlanan kişiler genelde sığ ilişkiler kurarlar. Örneğin başka başka kişilerle cinsel ilişki yaşayabilir fakat onlardan bir tanesi ile yakın bir ilişkiye girip ilişkinin derinleşmesi ihtimali ortaya çıktığında kişi ürkebilir. Küçük yaşta yaşanan bakım verenin düzenli olarak orada olmadığı inancı ve kabulü herhangi bir yakın ilişkiyi tehdit unsuru, korku verici bir şey olarak algılamasına sebep olur. Kıskançlık davranışının en az görüldüğü bağlanma stili kaçıngan bağlanmadır. Zaten sevgi ile bağlanılan kişinin varlığının önemli olmadığı ya da bunun reddi ile beraber yaşadığı için kişi ilişkiyi ona onun dışarı ile olan bağlantısı herhangi bir şeye ilgisiz yaklaşacaktır. Örneğin ıssız adam filmindeki başrol gibidirler. Yakın ilişkiden korktukları için genellikle yalnız olan kişilerdir.

Korkulu kaçıngan bağlanma (saplantı): Beraber olunan kişinin varlığını kaybetme konusunda ciddi bir korku yaşadıklarından aslında yapışabilirler. Bu ilişkiler en fazla iç içeliği, en fazla bağımlılığı, sürekli beraber olan, her şeyi birlikte yapan kişilerde görebiliriz.

Baktığımızda genelde kaçıngan bağlanan kişiler en fazla kaygılı bağlanan kişiler ile partnerlik yapıyorlar. Çünkü kaygılı bağlanan kişinin öğrendiği şey, bakın verenin ya da ilgi gösteren kişinin düzenli olarak hayatında bir varlık göstermeyeceği yönündedir. Kaçıngan kişi de tam bu davranışları kaygılıya sunduğu için bu öğrenme ile bağlantılı olarak orada bir karşılıklı çekim yaşamaları söz konusu olacaktır. Araştırmalara göre güvenli bağlanan ilişkiler her zaman daha yüksek uyum ve doyum sonuçları ortaya çıkarıyor. Ancak Türkiyede yapılan bir araştırmata göre uyum ve doyum yüksekliği sadece güvenli bağlanan kişiler arasında değil, saplantılı dediğimiz korkulu kaçıngan bağlanan çiftlerde de yüksek olduğu görülmüştür. Kıskanıyor, demek beni seviyor gibi karşılıklı sevgiyi bir arada düşünen bir kültürümüz var. Aynı zamanda ergenler üzerinde yapılan araştırmalarda güvenli bağlanan ergenlerin kendilerini daha az yalnız hissettiği ve kaygılı bağlanan ergenlerde ise yalnızlık hissinin daha yüksek olduğu bulunmuştur. Yani kaygılı bağlanan kişinin partneri olsa da onun varlığı ile ilgili tedirgin olduğundan yalnız hissetmeye devam ediyor.

Güvenli bağlanmanın işlevi bebek bakım veren kişiden uzak kaldığında yaşadığı negatif duyguları yönetebilmeyi öğrenebiliyor olması ile bağlantılıdır. Örneğin, anne odadan çıktığında ve bebek ağladığında bir süre sonra döneceğini bilmekle beraber arada geçen o zamandaki yaşadığı kaygıyı yönetebilmeyi öğrenir. Kaygılı bağlanan kişilerde ayrılığa protesto dediğimiz davranış olarak herhangi bir mesafelenme sırasında ciddi öfkelenmeler, hızlı bir şekilde negatif çıkışlar yaşandığını biliyoruz.

Uzman Klinik Psikolog Sabiha IŞIK



229 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Antisosyal Kişilik Bozukluğu - 28/06/2022
Sosyopati ya da psikopati olarak da adlandırılan antisosyal kişilik bozukluğu genel anlamda diğer kişilerin haklarına karşı umursamazlık ve ihlal halidir. Çocukluk veya ilk ergenlik çağında başlayıp yetişkinlik çağında da devam eder. Hilekarlık ve m
Terk Edilme ve Ayrılık Korkusu - 24/06/2022
Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin’ e benzer aşıkların reddedilme ve terkedilme öyküleri mitolojde yoğun bir şekilde karşımıza çıkıyor. Bütün hayatını sevgiliye adayan erkek ve kadın mitleri ile doludur masallar ve efsaneler. Analitik psikolojinin
Göç'ün Psikolojisi ve Sosyolojisi - 21/06/2022
Uluslararası göç; bir ülkeden bir ülkeye belirli bir süre yaşamak için taşınmak olarak adlandırabiliriz. Göç konusunu sebeplerine göre ayıracak olursak eğer; 1) ekonomik göç yani iş için göç edenler: Eskiden Avrupa mavi yakalı göçmen ararken
Otizm nedir? - 10/06/2022
Yaygın gelişimsel bozukluk başlığı altında otizm, asperger sendromu, çocuğun dezintegratif bozukluğu (Heller sendromu), başka türlü adlandırılamayan yaygın gelişimsel bozukluk yer alır. Otizm belirtileri nelerdir? Otistik çocukları üç konuda
Kardeşler arası yaş farkı ne kadar olmalıdır? - 07/06/2022
En sık sorulan sorulardan biri ne zaman ikinci çocuğu yapmalıyım? Kardeşler arası yaş farkı ideali kaç olmalıdır? Bu yazımda bunlara detaylıca değineceğim. Yaş farkına karar verirken değerlendirilecek konular; anne baba, anne baba ilişkisi, çocuğu
Çocuklarda konuşma geriliği, konuşma gecikmesi - 03/06/2022
Konuşma bir öğrenme ve iletişim biçimidir. Bebekler etrafındaki olayları gözlemleyerek, cisimlerin isimlerini duyarak zamanla konuşmaya başlarlar. Çocuk beyni ilk üç yaş içerisinde öğrenme ve taklit etmeye çok açıktır. Çok kolay öğrenir ve
Çocuklara “Hayır”ı Öğretmek, Çocuklara Hayır Diyebilmek - 31/05/2022
Ne zaman çocuklara “hayır” diyoruz? Ne zaman “dur” diyoruz? Acaba bu hayır’lar bizim hayır’larımız mı yoksa olması gereken hayır’lar mı? Çocukların cezalandırılmaları ile ilgili süreçlerde bazen hayır diyerek, ses tonumuzu da arttırarak yapmaması g
İstediğini ağlayarak yaptırmaya çalışan çocuğa nasıl davranmalıyız? Ödül ve pekiştireç yöntemi nası - 24/05/2022
Bebek doğduğu andan itibaren ağlamaya başlar. Konuşamadığı için acıktığında, bir yeri ağrıdığında, tuvaleti geldiğinde, herhangi bir rahatsızlık durumu yaşadığında kendini başka türlü ifade edemeyeceği için ağlar. Ağladığında anne gider ve bir soru
Evliliklerde ve ilişkilerde geçmişe takılıp kalmaktan nasıl kurtulursunuz? - 10/05/2022
Bir insan neden geçmişe takılıp kalır? İçinde bir kızgınlık olabilir, söyleyemedikleri olabilir. Yani içeride işlenememiş, dile getirilememiş duygular, istekler ve ihtiyaçlar olabilir. Aslında kişinin istediği sürekli geçmişe takılıp kalmak değil, e
 Devamı